|
|
|
|
Program Tanıtım
|
|
|
|
|
|
|
Oyun İndir
|
|
|
|
|
|
Videolar
|
|
|
|
|
|
|
Online Oyunlar
|
|
|
|
|
Mizah
|
|
|
|
E-BOOK
|
|
|
|
KURAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Atatürk
|
|
|
|
|
|
|
|
Bilgisayar Dersleri
|
|
|
|
Kitap Satışı
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Webmasterler
|
|
|
Sizin Siteniz
|
|
|
|
|
|
|
|
Ödev Arşivi
|
|
|
|
|
|
|
|
|
26:1 - |
Tâ, Sîn, Mîm. |
 |
26:2 - |
Bunlar sana apaçık kitabın âyetleridir. |
 |
26:3 - |
(Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın! |
 |
26:4 - |
Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır. |
 |
26:5 - |
Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir öğüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler. |
 |
26:6 - |
Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir. |
 |
26:7 - |
Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz. |
 |
26:8 - |
Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler. |
 |
26:9 - |
Ve şüphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:10 - |
Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi. |
 |
26:11 - |
"Firavun kavmine, hâlâ sakınmayacaklar mı?" |
 |
26:12 - |
(Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar." |
 |
26:13 - |
"Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver." |
 |
26:14 - |
"Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler." |
 |
26:15 - |
(Allah): "Hayır hayır" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onları) işitiyoruz." |
 |
26:16 - |
"Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: İnan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz. |
 |
26:17 - |
İsrail oğullarını bizimle beraber gönder." |
 |
26:18 - |
"Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının bir çok yıllarını aramızda geçirmedin mi?" |
 |
26:19 - |
"Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!" |
 |
26:20 - |
Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım." |
 |
26:21 - |
"Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı." |
 |
26:22 - |
"O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. " |
 |
26:23 - |
Firavun şöyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dediğin nedir ki?" |
 |
26:24 - |
Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi'dir." |
 |
26:25 - |
(Firavun) etrafında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi. |
 |
26:26 - |
Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarınızın da Rabbidir." |
 |
26:27 - |
(Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi. |
 |
26:28 - |
Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir." |
 |
26:29 - |
Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi. |
 |
26:30 - |
Musa sordu: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?" |
 |
26:31 - |
Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi. |
 |
26:32 - |
Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi. |
 |
26:33 - |
Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi. |
 |
26:34 - |
Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!" |
 |
26:35 - |
"Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?" |
 |
26:36 - |
Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle, şehirlere de toplayıcılar gönder." |
 |
26:37 - |
"Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler." |
 |
26:38 - |
Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi. |
 |
26:39 - |
Halka, "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi. |
 |
26:40 - |
"Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler. |
 |
26:41 - |
Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler. |
 |
26:42 - |
Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi. |
 |
26:43 - |
Musa onlara "Atın, ne atacaksanız" dedi. |
 |
26:44 - |
Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler. |
 |
26:45 - |
Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor! |
 |
26:46 - |
Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. |
 |
26:47 - |
"İman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine " |
 |
26:48 - |
"Musa ve Harun'un Rabbine!" |
 |
26:49 - |
Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!" |
 |
26:50 - |
"Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz." |
26:51 - |
"Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz" |
 |
26:52 - |
Biz, Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik. |
 |
26:53 - |
Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi: |
 |
26:54 - |
"Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır." |
 |
26:55 - |
"(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar. " |
 |
26:56 - |
"Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu.) |
 |
26:57 - |
Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan, |
 |
26:58 - |
Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. |
 |
26:59 - |
Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık. |
 |
26:60 - |
Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler. |
 |
26:61 - |
İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler. |
 |
26:62 - |
Musa: "Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir." |
 |
26:63 - |
Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi, |
 |
26:64 - |
Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik. |
 |
26:65 - |
Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık, |
 |
26:66 - |
Sonra da ötekileri suda boğduk. |
 |
26:67 - |
Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir. |
 |
26:68 - |
Ve şüphesiz, işte o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:69 - |
(Resulüm!) onlara İbrahim'in kıssasını da naklet. |
 |
26:70 - |
Hani o, babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" demişti. |
 |
26:71 - |
"Birtakım putlara taparız da onlar sayesinde toplanırız" dediler. |
 |
26:72 - |
İbrahim "Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?" |
 |
26:73 - |
"Veya size fayda veya zararları olur mu?" |
 |
26:74 - |
"Yok, dediler, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk." |
 |
26:75 - |
İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?" |
 |
26:76 - |
İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?" |
 |
26:77 - |
"Hep onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)" |
 |
26:78 - |
"O ki, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir," |
 |
26:79 - |
"Beni yediren, içirendir," |
 |
26:80 - |
"Hastalandığım zaman bana O, şifâ verir." |
 |
26:81 - |
"O ki, benim canımı alacak, sonra diriltecektir. " |
 |
26:82 - |
"Ve hesap günü, hatamı bağışlayacağını umduğumdur." |
 |
26:83 - |
"Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat." |
 |
26:84 - |
"Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!" |
 |
26:85 - |
"Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!" |
 |
26:86 - |
"Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. " |
 |
26:87 - |
"(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme." |
 |
26:88 - |
"O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!" |
 |
26:89 - |
"Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)." |
 |
26:90 - |
(O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır. |
 |
26:91 - |
Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır. |
 |
26:92 - |
Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir. |
 |
26:93 - |
Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir. |
 |
26:94 - |
Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar. |
 |
26:95 - |
Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: |
 |
26:96 - |
Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: |
 |
26:97 - |
"Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz." |
 |
26:98 - |
"Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk." |
 |
26:99 - |
"Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı." |
 |
26:100 - |
"Bak bizim için ne şefaatçiler var," |
26:101 - |
"Ne de yakın bir dost." |
 |
26:102 - |
"Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik." |
 |
26:103 - |
Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir. |
 |
26:104 - |
Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:105 - |
Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti. |
 |
26:106 - |
Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
 |
26:107 - |
"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim. |
 |
26:108 - |
"Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." |
 |
26:109 - |
"Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir." |
 |
26:110 - |
"Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." |
 |
26:111 - |
"Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?" |
 |
26:112 - |
Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur." |
 |
26:113 - |
"Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!" |
 |
26:114 - |
"Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim." |
 |
26:115 - |
"Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." |
 |
26:116 - |
Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!" |
 |
26:117 - |
Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti." |
 |
26:118 - |
"Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar." |
 |
26:119 - |
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık. |
 |
26:120 - |
Sonra da arkasında kalanları suda boğduk. |
 |
26:121 - |
Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir. |
 |
26:122 - |
Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:123 - |
 d (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti. |
 |
26:124 - |
Hani kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
 |
26:125 - |
"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş, güvenilir bir Peygamberim." |
 |
26:126 - |
"Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin." |
 |
26:127 - |
"Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. " |
 |
26:128 - |
"Siz her tepeye bir alâmet bina edip eğlenir durur musunuz?" |
 |
26:129 - |
"Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?" |
 |
26:130 - |
"Hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz." |
 |
26:131 - |
"Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin." |
 |
26:132 - |
"O Allah'tan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri vermekte," |
 |
26:133 - |
"Davarlar, oğullar," |
 |
26:134 - |
"Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir." |
 |
26:135 - |
"Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum." |
 |
26:136 - |
"Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir." |
 |
26:137 - |
"Bu sırf eskilerin âdetidir." |
 |
26:138 - |
"Biz azaba uğratılacak da değiliz." |
 |
26:139 - |
Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir. |
 |
26:140 - |
Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:141 - |
Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti. |
 |
26:142 - |
Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
 |
26:143 - |
"Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." |
 |
26:144 - |
"Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." |
 |
26:145 - |
"Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir." |
 |
26:146 - |
"Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?" |
 |
26:147 - |
"Bahçelerin, pınarların içinde," |
 |
26:148 - |
"Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar arasında," |
 |
26:149 - |
Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz." |
 |
26:150 - |
"Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin." |
26:151 - |
"Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın." |
 |
26:152 - |
"Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın." |
 |
26:153 - |
"Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!" |
 |
26:154 - |
"Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir." |
 |
26:155 - |
Salih "İşte (mucize) bu dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin" dedi. |
 |
26:156 - |
"Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir." |
 |
26:157 - |
Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular. |
 |
26:158 - |
Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir. |
 |
26:159 - |
Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:160 - |
Lût (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti. |
 |
26:161 - |
Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan kormaz mısınız?" |
 |
26:162 - |
"Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." |
 |
26:163 - |
"Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." |
 |
26:164 - |
"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir." |
 |
26:165 - |
"İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?" |
 |
26:166 - |
"Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!" |
 |
26:167 - |
Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksın." |
 |
26:168 - |
Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğzedenlerdenim." |
 |
26:169 - |
"Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar." |
 |
26:170 - |
Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık, |
 |
26:171 - |
Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı. |
 |
26:172 - |
Sonra geridekilerin hepsini helak ettik. |
 |
26:173 - |
Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu! |
 |
26:174 - |
Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir. |
 |
26:175 - |
Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:176 - |
Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla itham etti. |
 |
26:177 - |
Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
 |
26:178 - |
"Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." |
 |
26:179 - |
"Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." |
 |
26:180 - |
"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir." |
 |
26:181 - |
"Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın." |
 |
26:182 - |
"Ve doğru terazi ile tartın." |
 |
26:183 - |
"Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." |
 |
26:184 - |
"O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun." |
 |
26:185 - |
Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin." |
 |
26:186 - |
"Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz." |
 |
26:187 - |
"Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver." |
 |
26:188 - |
Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi. |
 |
26:189 - |
Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi! |
 |
26:190 - |
Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir. |
 |
26:191 - |
Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
 |
26:192 - |
Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. |
 |
26:193 - |
(Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi; |
 |
26:194 - |
Uyarıcılardan olasın diye senin kalbin üzerine; |
 |
26:195 - |
Açık parlak bir Arapça lisan ile. |
 |
26:196 - |
O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardı. |
 |
26:197 - |
İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) değil midir? |
 |
26:198 - |
Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi. |
 |
26:199 - |
Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi. |
 |
26:200 - |
Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler. |
26:201 - |
Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler. |
 |
26:202 - |
İşte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir. |
 |
26:203 - |
O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir. |
 |
26:204 - |
(Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabımızı çarçabuk istiyorlardı. |
 |
26:205 - |
Gördün ya artık onlara senelerce zevk ettirsek, |
 |
26:206 - |
Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa, |
 |
26:207 - |
O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır. |
 |
26:208 - |
Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur. |
 |
26:209 - |
(Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz. |
 |
26:210 - |
Onu (Kur'ân'ı) şeytanlar indirmedi. |
 |
26:211 - |
Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez. |
 |
26:212 - |
Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır. |
 |
26:213 - |
O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba uğratılanlardan olursun. |
 |
26:214 - |
(Önce) en yakın hısımlarını uyar. |
 |
26:215 - |
Ve sana uyan müminlere kanadını indir. |
 |
26:216 - |
Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım." |
 |
26:217 - |
Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan. |
 |
26:218 - |
O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor. |
 |
26:219 - |
Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.) |
 |
26:220 - |
Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur. |
 |
26:221 - |
Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? |
 |
26:222 - |
Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler. |
 |
26:223 - |
Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır. |
 |
26:224 - |
Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyar. |
 |
26:225 - |
Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi? |
 |
26:226 - |
Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi? |
 |
26:227 - |
Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir. |
|
|
|
|
|
|
|
Şimdiye Kadar 45316 ziyaretçi (106359 klik) |
|
|
|
|